BİLİYORSUNUZ, cumaları kadın girişimcileri yazdığım gün. Yürünmemiş yollardan yürüyen kadınları yazıyorum. Onlardan biri de “Pelin’in Ekmeği” Pelin. Yani Pelin Uğur Akün. Turizm sektöründe çalışan ciddi bir profesyonel o. Ama bundan birkaç yıl önce ekşi mayalı ekmek işine de ciddi ciddi sardırdı. “Çantamda bir ekmek var, ister misin?” diye başladı bizim onunla ekmek muhabbetimiz.
“Tabii!” dedim.
Alınca da bir daha vazgeçemedim! Benim gibi yüzlerce insan ona abone oldu. Gerçekten nefis ekşi mayalı ekmek yapıyor. Bir de sadece kadınların çalıştığı minik bir fırını var. Hikâyesini röportajda okuyacaksınız. Sizi Pelin’le baş başa bırakıyorum. Denk düşerse mutlaka ekmeklerinden deneyin…
– Nasıl başladı ekmek maceran?
Merak.
– Valla mı?
Valla! Yurtdışında yediğimiz ekmekleri sorgulamakla başladı her şey. “Neden bizim ekmeklerimiz bu kadar güzel değil? Unları mı farklı acaba?” diye düşünüp dururken, elime Eric Kayser’in “Larousse du Pain” kitabı geçti…
– Peki ekmek yapımı hakkında bilgin var mıydı?
(Gülüyor) Sıfır! En ufak bir bilgim yoktu! Onu bırak, o kadar yoğun bir iş hayatım vardı ki mutfakla da hiç alakam yoktu. Ama sonra ekmekle yatıp kalkar oldum.
– Dur bir dakika… Kitaptan okuduğun tarifle yaptığın ekmekler güzel oldu mu?
Aslında olmadı. Ama o güzel olmayan ekmeklerin tadı bile harikaydı. Baktım sadece kitapla işi çözemiyorum, başladım internetten araştırmaya. Cafe Fernando’nun blogu dönüm noktam oldu. Onun nefis tarifiyle, ekşi mayamı yaptım. Ve ilk harika ekmeğimi, yine onun Tartine Bakery tarifinden yaptım. Sonra kitabın orijinalini alınca dünyam değişti.
– Senin aynı zamanda profesyonel bir işin vardı, hâlâ var. Ekmek merakı işine engel olmadı mı?
Yok, hayır. İşimi değil, sosyal hayatımı biraz engelledi. Her akşam ofisten gelince hamuru yapıyordum ve bu süreç gece yarısına kadar sürüyordu. Yoruluyordum ama yapmaktan da kendimi alamıyordum.
– Ekmek yapmak aynı zamanda bir tür terapi mi?
Kesinlikle! Ekmek yapmaya başladıktan bir süre sonra kendime, “Neden her akşam yorgun gelip, beni daha da yoran ekmeği yapmaya devam ediyorum?” diye sordum ve bunun bir tür terapi olduğuna karar verdim. Bayılıyorum ben ekmek yapmaya.
– Peki hikâyen nasıl devam etti?
Kendi ekşi mayamı yaptıktan sonra, sayısını hatırlamadığım kadar ekmek yaptım. Hızımı alamayıp eş dostla da ekmeğimi paylaşmaya başladım. Bir somun ekmek, hayatıma ne kadar çok ve değerli yeni dostlar kattı tahmin dahi edemezsin! Bu paylaşım zinciri o kadar büyüdü ki, “Pelin’in Ekmeğini” yiyenler, kendileri istedikleri zaman da bu ekmeğe ulaşmak istediklerini söylediler. Tepeme “Fırın aç!” diye çöktüler…
– Bir sürü insan fırın açıyor, ama senin ekmekler farklı. Sen bu işi nasıl geliştirdin?
Ekmek aşkı, beni dünyada ekşi maya ekmek konusunda fenomen ve ilham kaynağı olan San Fransisco Tartine Bakery kapısına kadar götürdü. Amerika, Fransa, İtalya ve Almanya’dan bavul içinde unlar taşıdım. Uğraştım, uğraştım. Tüm çabalar, artizan ekmek için en uygun yerli organik unu bulmama yardımcı oldu. Sonunda da ekmek aşkım, 2017 yılında minik bir fırınla hayat buldu.
– Senin fırında bir de sadece kadınlar çalışıyor. O ne iş?
Doğru. Fiziken çok ağır bir iş olmasına rağmen sadece kadınlar çalışıyor. İtiraf ediyorum, bu konuda pozitif ayrımcılık yapıyorum!
– Neden böyle bir şey yapıyorsun?
Ben bu fırını açmaya karar verdiğimde bu sektörden birkaç kişiyle görüştüm. Hepsi de bu işi yapmamın bir kadın olarak çok zor olacağını, geri dönüşünün de pek tatmin edici olmayacağını söyledi. Belki de ben onlara inat, sadece kadınlarla da yapılabileceğini göstermek istedim. Bu arada erkek egemen fırıncılık sektöründe her geçen gün ekşi mayalı artizan ekmek üreten kadınların da sayısı giderek artıyor.
EKŞİ MAYALI EKMEK KOLAY SİNDİRİLİYOR ŞİŞKİNLİK YAPMIYOR
– Neden ekşi mayalı ekmek tüketmeliyiz?
Öncelikle sağlık için! Uzun fermatasyon sırasında ekşi maya, buğdayın içindeki gluten proteinini aminoasitlere dönüştürür. Dolayısı, ekmek kolay sindiriliyor ve şişkinlik yapmıyor. Yaklaşık 30 saat süren uzun fermantasyon sırasında, asit tahılı önden sindiriyor ve ekmeğe hoş bir lezzet katıyor. Ekşi mayanın içinde yer alan faydalı bakteri ve mantarlar, aynı ev yapımı diğer fermante gıdalarda olduğu gibi bağırsak floramız için de çok faydalı probiyotikler barındırıyor.
DÜNYAYI MÜNFERİT İYİLİK GİRİŞİMLERİ KURTARACAK
– Sen aynı zamanda Ayşe Tükrükçü’nün “Hayata Sarıl Lokantası”na da destek oluyorsun…
Evet. Yıllar evvel sen onunla röportaj yapmıştın, ben de anlattıklarından çok etkilenmiştim. Kendi kendime dedim ki “Bir gün fırınım olursa Ayşe’nin çorbasına ekmeğimi katık edeceğim!” Fırının 4-5 ay rayına oturmasını bekledikten sonra Ayşe’nin peşine düştüm. Bir baktım onlar da “Hayata Sarıl Derneği”ni kurmuş ve “Hayata Sarıl Lokantası”nı açmışlar. Derneğe mail atım ve “ekmek destekçileri” olmak istediğimi söyledim. O gün bugündür hem “Pelin’in Ekmeği” olarak biz, hem de “Pelin’in Ekmeği” müşterileri askıya ekmek asarak, “Hayata Sarıl Lokantası”na destek olmaya gayret ediyoruz. Dünyayı ne teknoloji, ne para ne güç kurtaracak. Bence dünyayı münferit iyilik girişimleri kurtaracak!
Yazar: Ayşe Arman
Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ayse-arman/pelinin-firininda-sadece-kadinlar-calisiyor-41264445